Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Beyaz yakalı ve kitaplar

suheyl.aygul@turkkariyer.com

16 Ocak 2021

Beyaz yakalı ve kitaplar
Bugün size varoluşsal kariyer, öz-liderlik ve kişisel gelişim konusunda yüksek lisans öğrencilerime, kariyer koçluğuna ve yönetici mentorluğuna gelen danışanlara önerdiğim, zaman alıntılarda bulunduğum bu konuda çok beğendiğim yazar ve kitaplardan bahsetmek istiyorum

Okumanın boşluğunu hiçbir şey dolduramaz….

İyi bir okur olmadan iyi bir insan olunmaz.

İyi bir okur olmadan iyi bir yazar da olunmaz.

Yazmaya başladığınızda kaleminizin ucu diğer tarafta beyninize değer. His dile dönüştükçe bilince aktarılmış olur. Psikiyatristlerin bilinçaltını bilince taşımaları gibi. Yazarlık bir şeye bakmayı değil onu görmeyi öğretir. Sırf görmekle de kalmayıp gördüğüne dokunabilmektir size sağladığı. Bazen dokunmanın da ötesine geçip dokunduğun şeye hayat vermektir. Hayat verdikten sonra da hayatı paylaşmak onunla bir bütün olmak, onu yaşamaktır.

Ne kadar çok yazar o kadar çeşitli ve görünmez bağlarla birleşen dünyalar…

Mısırlı Yazar Necip Mahfuz sizi memleketine götürür. Midak Sokağı’nda yaşamın nasıl olduğunu gösterir size. Dünyanın parasını da dökseniz hiçbir turizm şirketi size bu olanağı sağlayamaz. Sadece piramitleri görüp gelirsiniz. Yazar Haruki Murakami, Vatanebe diye bir Japon genciyle tanıştırır sizi. Genç Japon aşıkların en mahrem sırlarına ortak olursunuz. Yaşar Kemal ya da Orhan Kemal okumadan Çukurova’yı ve Çukurovalı’yı tanıyabilir miydik?

Kitaplar gazete yazısı değildir. Taraflılığıyla dönüştürür sizi. Yazar kendi durduğu yerden gördüklerini önünüze koyarak dünyaya bir de bu açıdan bakın der. “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”u okuduktan sonra becerebiliyorsanız sevin savaşı. Son sayfayla birlikte kalbinize derin bir sızı oturur. Boğazınızdaki düğümden “kahrolsun savaş!” diyerek kurtulmak istersiniz. Erich Maria Remarque gerçek hayatta kimsenin kılına zarar vermemiştir, oysa imgeler ve simgeler dünyasında kan gövdeyi götürmüştür. Sadece herkesten farklı bir açıdan bakmıştır gencecik insanların hayatlarının söndürüldüğü ve kiminin adına kahramanlık dediği boğazlaşmaya.

Nietzsche Tanrı’ya meydan okumasını istediği bireyi, Kafka kuşatılmış insanı anlatır. Balzac tutkusunu mürekkep olarak kullanan bir yazardır. Romanlarında da tutkunun şekillendirdiği hayatları serer okurun gözleri önüne. Tolstoy, Proust, Balzac iyi gören yazarlardır. Bu yüzden kitaplarındaki sahneler resim gibi çizilebilir ya da film gibi çekilebilir. Balzac’ın dünyasında kahramanların hırsı fırtına olup eser, ateş olup kavurur. Tatlı meltemleri bulamazsınız onun kitaplarında. Bütün duygular coşkuyla ve aşırı biçimde yaşanır.

Dostoyevski, dehası tartışma götürmese de iyi duyan bir yazar değildir. Tolstoy’un da dediği gibi diyalogları zayıftır. Hemingway ve Steinbeck’i de iyi duyanlardan diye tanımlar.

Hemingway’in dünyasında aşk vardır, Amerikan toplumunun temellerinde yer alan kişisel hırs vardır ve kapitalizmle bağdaşmadığı için şefkat yoktur. Örnekleri çoğaltmak istersek günümüz yazarlarından Homeros’a kadar yol olur.

Yazmak yeniden yazmaktır der bir yazar (Writing is rewriting). Bu nedenle tüm beyaz yakalılara yalnız olmadıklarını anlamaları ve birikimlerinin sentezlerinin uçup gitmemesi için yazmalarını öneriyorum.

Bugün size varoluşsal kariyer, öz-liderlik ve kişisel gelişim konusunda yüksek lisans öğrencilerime, kariyer koçluğuna ve yönetici mentorluğuna gelen danışanlara önerdiğim, zaman alıntılarda bulunduğum bu konuda çok beğendiğim yazar ve kitaplardan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle ülkemizde bu konuda gerçekten çok değerli çalışmaları olduğuna inandığım Dr. Bahar Eriş’in birbirinden değerli yedi kitabı içerisinde son kitabı olan “Senin yolun hangisi” ile gençlere ve beyaz yakalılara çok değerli işaret levhaları sunduğunu ifade etmek isterim. Bir önceki yazımda alıntıda bulunduğum bu değerli kitabı herkese öneriyorum.

Yabancılar arasında ise eski bir beyaz yakalı, kariyer ve yönetim düşünürlüğü konusunda duayen olan Charles Handy’nin çok beğendiğim felsefe, Antik Yunan tarihi, çerçevesinde kaleme aldığı “Yönetimin Tanrıları (Gods of Management)” kitabı mitolojik yunan tanrılarını şirket yönetim modelleriyle özdeşleştirmekte, söz konusu modeller halen geçerliliğini korumakta ve günümüze de ışık tutmaktadır. Siz de “Yönetim Tanrınız veya Tanrılarınız kim?” sorularının cevaplarını bulmak istiyorsanız kitap sizi düşünmeye davet ediyor.

Lliderlik gurusu olan ve anılan konuda milyonlara ulaşan John Maxwell’in “Liderliğin beş aşaması” ve “Liderliğin vazgeçilmez 21 yasası” kitapları yönetim sanatına vakıf olmak isteyen her beyaz yakalı için önemli bir baş ucu kaynakları gerçekten.

Duygusal zekanın isim babası olan Daniel Goleman’ın Richard Boyatzis ve Annie McKee ile birlikte kaleme aldığı “Yeni liderler” kitabı duygusal zeka ve örgütle ahenk yaratma konusunda kişisel anlamda en çok beğendiğim ve önerdiğim kitapların başında geliyor.

Donah Zohar’ın “Kuantum Benlik” ve “21. Yüzyılda Liderlik” kitapları duygusal zekayı bütünleyen ve nihai zekaya taşıyan “spiritüel zekay” ı çok güzel ifade ederek, beyaz yakalının içine düştüğü kariyerizm-konformizm-hedonizm üçgeninden nasıl çıkılacağı konusunda ışık tutuyor.

Yine eski bir beyaz yakalı olan roman sevenler için kişisel gelişim ve dönüşüm konusunda önereceğim Laurent Gaunelle’nin her biri birbirinden değerli altı kitabından özellikle “Tanrı daima tebdil-i kıyafet gezer”, “Sana özgürlük vaadediyorum” da beyaz yakalılar için varoluşsal kariyer ve dönüşüm yolculuklarında ellerinden tutacak değerli rehberler…

Beyaz yakalıların yaşadığı muğlak ve kalın hayatı inceltmenin hatta kanatlandırıp özgür kılmanın yolu; kitaplardır.

Kitaplar dünyayı görme, insanı anlama ve anlamlandırma sanatıdır. Kalbimiz ile beynimiz arasındaki koridorları açan, erdemlerin gücünü, vicdan hassasiyetini, gönül ferahlığını bize hissettiren tek kişilik ayinlerdir. Empati antremanları en güzel kitaplarla yapılır. Zihinlerimizi dekore ederken kullandıkları hammadde de her daim insandır.

Son sözü de Cemil Meriç’e bırakalım isterseniz:

“Kitap yaldızlar insanı.”

Leave a comment