Yalnız kalmadığınız sürece özgürleşemezsiniz. Özgürleşemediğiniz sürece de gürleşemez, çiçek açamaz, meyvenizi veremez, kokunuzu salamazsınız. Amaç bunları bir arada yapabilmenize olanak sağlayacak olan akıl ile kalbin aynı dili konuştuğu “varoluşsal kariyere” ulaşmak olmalıdır
Sosyal hayat kısıtlamaları ve uzaktan çalışma zorunlulukları nedeniyle neredeyse tamamına yakınını evde geçirdiğimiz bir yılı geride bırakmamıza artık sayılı saatler kaldı.
Bu dönemi evde geçiren insanların bir çoğu Netflix dizilerini harmanlarken bazıları uzun süredir ihmal ettiği hobilerini canlandırdı, bazıları yeni hobiler edindi, bazıları yeni bir dil öğrenmeyi veya yeni bir enstrüman çalmayı deneyimledi, kimileri on-line eğitimler aldı, on-line müzeler gezildi, bolca kitaplar okundu ve sosyal medya da canlı söyleyişiler dinlendi, yoga ve benzeri well-being egzersizleri yapmak için fırsatlar bulundu. Bazıları da özgeçmişlerini yeniledi.
Bazıları da kendileri, kariyerleri, ilişkileri ve hayat hakkında uzun uzun düşünme fırsatı buldu… Kim olduğunu, ne istediğini, dümende kimin olduğunu, neden bu yolda olduğunu, başka bir yol bilmediği için mi/başka bir yoldan korktuğu için mi/gerçekte bu yolu sevdiği için mi bu yolda olduğu sorularının cevaplarını bulmaya çalıştı. Neyi bitirmeleri, neye başlamaları ve neyi daha iyi yapmaları konusunda cevaplar arayarak “kendilik bilgisine” ulaşmaya çalıştı.
İçinizden aktığı gibi kariyerinize 360 derece yaklaşıp yaşanmışlıklarınızı günlüğe dökecek olursanız; düşünceleriniz berraklaşır, öz ve sosyal farkındalık kazanırsınız, hafızanızınız gelişmesine yardımcı olur, stresinizi azaltır, duygusal zekanız arttırır, yaratıcılığınızı geliştirirsiniz. Bu aynı zamanda kendinize olan öz-saygınızın ve öz-şefkatinizin gelişmesine yardımcı olur. Kariyeriniz konusunda daha odaklanmış ve daha organize olursunuz.
Bu bağlamda bu süreci kendini sorgulayarak geçiren ve doğru cevaplarla ve kariyer haritasını şekillendirerek ne istediğini bilerek bize başvuran bir çok aday ve danışan da oldu. Çok nettiler. Hem istemcinin hem de kendilerinin işini kolaylaştırıp sonuç aldılar.
Bu gerçekten sevindiriciydi. Zira, özgeçmiş değil özü inşa etmektir değerli olan!
Kendilik bilginize ulaşırsanız, ne istediğinizi de daha net görmeye başlarsınız.
İç-keşif ile iç-kazı, İç-işçilik ile kendilik bilginize ulaşabilirsiniz ancak. İçe bakışın en önemli kısmı yalnızlıktır. Seçilmiş-yalnızlık. Yalnız kalmadığınız sürece özgürleşemezsiniz. Yalnızlık beyni besler. Büyük beyinler yalnızlıktan beslenir. Deha yalnızlık, karakter kalabalık içerisinde oluşur der Goethe. Yalnızlığın üç kritik faydası var. Yeni fikirler, kendini anlamak ve başkalarına yakınlaşmak. Üçüncü biraz mantıksız görünse de, bazen fiziksel mesafeler duygusal yakınlaşmayı getiriyor. Kendini kaybetmeden birbirine yakın durabilmek, derinliği kaybetmeden ilişki kurabilmek belki de en değerlisi.
Yalnız kalamayan ve bu yüzden kendini tanımayanlara “varoluşsal iktidarsızlar” deniliyor. Korona dönemi iç yolculuklar yapmak adına gerçekten ideal bir dönem oldu.
“Sürü asla yalnızlığı tanımaz. Yalnız olmayan kendisiyle de bütünleşemez.” Yazımızın konusu seçili yalnızlığı becerebilmek, özünüzdeki çağrıyı duyabilmek zaten. Yalnız kalmadığınız sürece özgürleşemezsiniz. Özgürleşemediğiniz sürece de gürleşemez, çiçek açamaz, meyvenizi veremez, kokunuzu salamazsınız. Amaç bunları bir arada yapabilmenize olanak sağlayacak olan akıl ile kalbin aynı dili konuştuğu “varoluşsal kariyere” ulaşmak olmalıdır.
Korona günlerinde kariyerinizle ilgili günlük tutmayı hiç düşündünüz mü?
Danimarkalı filozof Kierkegaard’ın ifade ettiği gibi; “Hayat ileriye doğru yaşanır ama geriye doğru bakınca anlaşılır.”
Geçmişiniz ile potansiyeliniz aynı şey değildir. Herhangi bir noktada geleceğinizi özgürleştirmeyi seçebilirsiniz.
Başınızı uzun süredir sırtınızı döndüğünüz potansiyellerinize, yeteneklerinize ve hayallerinize döndürebiliyor musunuz?
Kalp-kabiliyet-karakter ile kariyer örtüşmeniz var mı?
Isıran yetenekleriniz biliyor musunuz? Fısıldayan yetenekleriniz hakkında hiç düşündünüz mü?
Şu ana kadar potansiyeliniz performansa dönüştürüp, karakterinizi kariyerinize yansıtabildiniz mi? Keşfedilmenizi sağlayan potansiyeliniz olabilir ama potansiyelinizi performansa taşıyacak olan karakterinizdir. Yetenek sizi zirveye taşıyabilir ama orada kalmanızı sağlayan yine karakterinizdir. Karakterinize, değerlerinize uygun bir kariyer yaşıyor musunuz?
Evde kapalı kalmak zorunda kaldığınız bu Korona günlerinde kariyeriniz konusunda günlüğünüzü karalamaya başlamakta zorluk çekiyorsanız hafızanıza işaret fişeği atmak adına dokuz sezonu bulan Suits dizisini izlemenizi öneririz.
Suits dizisi iş hayatı denen parıltılı plazaların yaldızlı yaşamların arka planındaki malzemenin hamurunun nasıl yoğrulduğunu gerçekçi bir şekilde aynalıyor gerçekten. İlişkiler-stratejiler-taktikler… Kristalize cümleler… Besin zincirinin başındaki katil balinalar, kan sevici hizmetkar jawslar, duygusallık dolu kolay düşüşler, hormonlu çıkışlar, bitmeyen entrikalar, hırs dolu makas değişmeler, akıl dolu blöfler ve ince örülmüş oyunlar, konuşunca mangalda kül bırakmayan Harvard etik profesörünün sahte rapordan yargılanması gibi eylem-söylem örtüşmezliği, asistanların inanılmaz sezgisellikleri ve duygusal zekaları ile iş üzerinde yarattıkları derinlemesine güç, öngörülü tesadüfler, izlenim yönetimi, acıtan tarafa bastıran acımasız stratejiler, risk almanın kanatlandırıcı büyüsü ve daha ne ararsanız iş hayatının açık büfesi her anlamda size hizmet için var. Şüphesiz kariyerde analitik zekanın başarılı olması için olmazsa olmaz olan zeka duygusal zekadır. Kendini sadece kalbiyle idare edenlerin (Lois’in) düştüğü zor ve komik durumları, kendini sadece aklıyla idare edenlerin (Harvey’in) başarısı, başkalarını sadece aklı ile idare etmeye çalışanların başarısı, acımasızlığı ve mutsuzluğu (Jessica) ve başkalarını kalbiyle yönetenlerin sahiciliği ve insanlığı (Mike, Rachel) ve olması gereken bütünsel anlamda kendisini aklıyla başkalarını kalbiyle yöneten duygusal zekanın ve sahiciliğin (integrity) zirvesi (Donna) karakterleri ve hissettirdikleri gerçekten takdire şayan!..
İş hayatında yollarınızın kesiştiği insanlar, hikâyenin başlangıcında size destek olarak arkanızda durabileceği gibi, zaman zaman da kol kola sizinle ortak amaç için savaşa da tutuşur olurlar, gün gelir karşınıza geçip sizinle savaşa da tutuşurlar, bazen de yıllar sonra belli bir bilgeliğe ulaşıp hatalarını kabul edip karşılıklı sulh yapar olurlar, özetle; iş hayatında ebedi dostluk ve ezeli düşmanlık diye bir şey yoktur, ezeli ve ebedi çıkarlar vardır ve kasa (sistem) daima kazanır. Bu nedenle 360 derecelik bu yolculuk esnasında boş yere ne kendinizi kahredin ne de kandıra gelin sadece oyunu fark edin. Oyunun ve olmayan sorunun üzerinden zıplayarak yola devam edin, not edin, fark edin. Kendisinden mezun olmadan başlamıyor insanın yolculuğu unutmayın!
Zihin bildiğinde buna bilgi deriz. Kalp bildiğinde buna sevgi deriz. Varlık bildiğinde ise buna bilinç/farkındalık deriz.
Yeni yılda umarız herkes kendi varoluşsal kariyerini bulur, Korona son bulur, kalbinize yazdığınızı tüm istekleri aklınız bulur.
Direksiyonda ”hisseden beynin” oturup yönü göstereceği, yanında oturan ”düşünen beynin” ise yolu ve yöntemi belirleyeceği harika bir yıl olsun. Mutlu yıllar…
Bu yazıda Dr. Bahar Eriş’in “Senin yolun hangisi” isimli kitabından yararlanılmıştır.